"Para Avcısı" |
Filmin
genelinde, bir tahmin edilemez hava söz konusu aniden bir şey oluyor ve
zihnimiz bir sonraki sahneyi kurgulamaktan çıkıp içinde bulunduğu sahneyi
anlamaya çalışıyor bu da filmde sürükleyicilik unsurunu güçlendiren bir faktör.
Genelde Hollywood filmlerinde bir sonraki sahnede ne olacağını biliriz ya da
tahmin ederiz zihnimiz bu konuda pek az yanılır. Burada anlatıcı kullanımı,
kimi zaman iç seslerin, duygu durumlarının aktarılması Jordan Belfort
karakterinin izleyiciyle konuşması özdeşleşme kurmayı engelliyor. Konuşuyor,
anlatıyor nasıl işin içinden çıktığını gösteriyor seyirciye aynı zamanda
konumumuzu tekrar hatırlatıyor “sen seyircisin” diyor, bu onun yerine kendimizi
koymamızı değil, onun durumunu anlamamızı ve sorgulamamızı sağlıyor.
İzleyiciyle konuştuğu sahnelerden biri |
Filmde
takım elbise giyen, neredeyse her cümlenin sonunda bir küfür kullanan,
eğitimleri hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığımız, seks, uyuşturucu düşkünü
olan hatta bu konuda akla gelmeyecek şeyler yaparak bunu “stres atmak” olarak
değerlendiren adamlar milyonlarca dolar kazanıyorlar ama neredeyse hiçbir şey
üretmiyorlar söz konusu olan tamamen başkasının parası üzerinden yürütülen bir
düzen mevcut. Burada senaryonun esasında bir uyarlama olduğundan bahsetmemiz
gerekir tüm bu absürdlükler, izlediklerimiz bir yazarın kurgusu değil, Jordan Belfort gerçek
biri ve filmde kendi kitabından uyarlama nitekim filmin sonunda da kendisini
sunucu rolünde görüyoruz zaten.
Jordan, Emma hala ile konuşurken iç sesi "Bu kadın bana asılıyor mu?" diye sorar |
Söz
konusu düzen yani üretmeden borsa spekülasyonlarıyla para kazanarak milyoner
olma düzeni ve bunun Neo-liberalizm olarak adlandırılan özellikle 1980’lerde
etkisini gösteren politikaların ürünü olduğunu söylemek mümkün Reagan ve
Thatcher dönemiyle simgeleşen ve bizde etkisini Özallı yıllarda gösteren
milyonerlerin yaratıldığı bu dönemin eleştirisini de bünyesinde taşıyor film.
Bu dönemin politikalarının izleğini Thatcher’ın Womens'
Own dergisinde bir röportaj sırasında söylediği şu sözlerde görmek
mümkün:
Çoğu
kişinin bir sorunla karşılaştığında hükümetin bunu çözmesi gerektiğini
düşündüğü bir devirdeyiz bence. "Bir sorunum var, yardım almalıyım."
veya "Evsizim, hükümet bana ev versin." diyerek kişisel sorunlarını
topluma mâl ediyorlar. Biliyor musunuz toplum diye bir şey yoktur aslında.
Erkek ve kadın bireyler ve aileler vardır. Hiçbir hükümet bireyler olmadan
birşey yapamaz. Bu sebepten insanlar önce kendi başlarının çaresine bakmalıdır.
Bu
sözler üzerinden baktığımızda o zamanın dünyasında Jordan'ın "kral"
olması şaşırtıcı değildir.
Film
çeşitli dallarda Oscar'a aday ve özellikle Leonardo DiCaprio' nun
"en iyi erkek oyuncu" kategorisinde şansı çok yüksek
görülüyor. Buradaki oyunculuğu, "Catch Me If You Can" filmindeki Frank Abagnale Jr. rolünü
canlandırdığı performansı andırmakla birlikte daha iyi olduğunu söylemek mümkün
o filmde Tom Hanks ile başrolü paylaşırken Tom Hanks onun etkisini dengeliyordu
burada ise tek başına filmi götürüyor ve oyunculuğu açısından zirvede
sayılabilir.
Sonuçta,
film çeşitli açılardan değerlendirmeye açık bir laboratuvar gibi
onlarca şey hakkında yazılabilir. Genel olarak benim değerlendirmem 100
üzerinden 95.
Not: Son dönemde izlediğim en iyi vampir filmlerinden biri hakkındaki yazım için tıklayınız.
Not: Son dönemde izlediğim en iyi vampir filmlerinden biri hakkındaki yazım için tıklayınız.