24 Eylül 2013 Salı

Suriye Sorununun Perde Arkası Doğu Akdeniz Satrançı

 Suriye, Doğu Akdeniz'de uzun bir kıyı şeridine sahip olmamakla birlikte ki Hatay şehrinin Türkiye'ye katılması bunu engellemektedir. Bölgede Batı karşıtı ittifakın bir uzantısı olması kimliğiyle önemli bir konuma sahiptir. Suriye'deki istikrarsızlık Türkiye-Irak ve özellikle de Lübnan'da ciddi sıkıntılara yol açabilir. Yaklaşık 3 yıldır iç savaşla boğuşan Suriye’nin krize girmeden önce güçlü ilişkiler kurduğu Türkiye gibi enerjide kavşak noktası haline gelmek için Irak ve İran petrolünün Doğu Akdeniz'e taşınması açısından alternatif bir güzergah olarak sivrildiği söylenebilir. Özellikle İran'ın Suriye ile stratejik ilişkileri bu ülke üzerinden Lübnan'da Hizbullah ve bölgedeki diğer Şii grupları örgütlemesi Tahran’ın “Dostluk Boru Hattı” adını verdiği İran-Irak-Suriye doğalgaz boru hattı projesi ile bölgedeki etkisini güçlendirmeye çalışması  bölgedeki Şii etkisine karşı Sunni tepkinin gelişmesini doğurmuştur. Özellikle Suudi Arabistan ve Türkiye ile Körfez Ülkeleri İran'ın etkisinden çekinmektedirler. 
Yeni Doğal Gaz Sahaları ve Doğu Akdeniz Satrançı
 İran'ın bölgedeki etkisini güçlendirecek 10 milyar dolarlık proje ülkenin Güney Pars bölgesinden çıkarılan doğal gazın Irak ve Suriye üzerinden taşınmasını öngörüyor. 6 bin kilometre uzunluğuyla Ortadoğu’nun en uzun iletim kanalı olması hesaplanan hattın yıllık kapasitesi 40 milyar metreküp gibi yüksek bir miktar olması bekleniyor ki yıllık doğal gaz tüketimi 45 milyar metreküp civarında olan Türkiye'nin aldığı gazı taşıyan “Mavi Akım”ın yıllık kapasitesi ise 16 milyar metreküp civarında olduğu projenin büyüklüğü tahayyül edilebilir.
Ortadoğu Dünya'nın En Karmaşık Bölgesi
 Üç ülkenin iki yıl önce imzaladığı anlaşmayla İran doğal gazının hangi güzergahtan ve tam olarak nereye taşınacağı soru işareti olsa da Avrupa’ya gaz satması siyasi ilişkiler bağlamında olası görünmüyor. Suriye'de iç savaşın başlamasından birkaç ay önce İsrail Akdeniz’deki Leviathan bölgesinde son derece zengin doğal gaz yatakları buldu. İsrail'in Samsun-Ceyhan-Hayfa ile eklemlenerek Hindistan'a ve Çin'e petrol satmak istediğini biliyoruz. Zaten İsrail ile Hindistan'ın yakın ilişkileri bulunmakta ve İsrail geleceğini güvence altına almak için de enerji koridorlarında söz sahibi olmak istiyor. Çünkü İsrail'e gelecek zarar petrol fiyatlarını artıracağından bu başlıca petrol tüketicisi ülkelerin hiç hoşuna gitmeyecektir. İsrail, Doğu Akdeniz'de çıkaracağı doğal gaz ile ilk defa "geçiş ülkesi" değil "kaynak ülke" olma şansı yakaladı. Doğu Akdeniz'de Leviathan bölgesinde, 16 trilyon metreküplük, yani yaklaşık 100 milyar dolarlık doğal gaz rezervi bulunduğu hesaplanıyor. Kritik soru şu: İsrail bu gazı nereye satacak ve nereden geçirerek satacak, karadan mı, yani Lübnan-Suriye-Türkiye üzerinden mi, yoksa Akdeniz'e döşenecek boru hatlarıyla mı dış pazarlara ulaştıracak?
Turcas ve Zorlu'nun denize boru hattı döşenerek gazın Mersin’e getirilmesini İsrail tarafına önerdiğini biliniyor. ABD'de yayımlanan Washington Post Gazetesine konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İsrail'le ilişkilerin yoluna girdiğini söylemesi de önemli bir mesaj kabul edilebilir. Kaldı ki Türkiye bölgede enerji "geçiş ülkesi" konumunu pekiştirmek istiyorsa İsrail ile gereksiz restleşmeyi ve böylece Arap sokağında popüler olma hevesini bırakmalıdır. İsrail’in ise Türkiye ile ilişkilerin düzelmesiyle  gazı Akdeniz’den denizin altından daha masraflı ve uzun sürecek bir projeyle taşımak  yerine karadan taşıma seçeneğini değerlendirdiği biliniyor. Doğal olarak da Suriye istikrarsız hele ki Radikal İslamcı çeteler etkinken İsrail'in gazı Esad’ın yönetimde olduğu Suriye topraklarından taşınması hiç mümkün görünmüyor.
Ancak Suriye'de Batı yanlısı bir rejim kurulması durumunda taşlar yeniden şekillenebilir hem Türkiye hem de İsrail ile iyi geçinen bir rejim İran'ın bölgede yalnız kalmasına yol açacağı ve bölgedeki Şii etkisini kıracağından İran için felaket senaryosu olarak algılanabilir. İran'ın köşeye sıkışması onu dizlerinin üzerine çökertmez bu onun daha da saldırganlaşmasına neden olabilir. Tıpkı köşeye sıkışan bir kedi gibi. Bu nedenle İran'ın her durumda hesaba katılması gerekmektedir. Bu Irak'taki istikrar için ve Afganistan için de önemlidir. Ancak İran'daki bir karışıklık ise bu ülke Türkiye'nin bölgesel iddialarını dengelediğinden Türkiye'yi zaman zaman gördüğü "Osmanlı rüyası"na yönledirecek ve Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkeler bundan hiç hoşlanmayacaklardır. Suriye'deki olayların Arap Baharı'nın etkisiyle başladığı bir gerçekken zamanla iç savaşa dönüşerek bambaşka bir boyut kazandığı da görülmektedir. Gelecek dönemi Suriye'de yaşananlar şekillendirecek ve enerji koridorları da buna göre belirlenecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder