1500 yılında Akdeniz Coğrafyasında siyasi durum, Doğu Akdeniz'de Osmanlılar, Memlük ve Venedik etkin bir güç olarak görünmektedir. Orta Akdeniz'in durumu ise daha çok İtalya'nın siyasi durumuna bağlı bulunmakta ve Batı Akdeniz'de ise Kuzey Afrika ile İber Yarımadasında bir çekişme görülmektedir Cebelitarık gibi kritik bir boğaz Portekiz kontrolünde ve Fas, Kuzey ve Güneyle İspanyol ve Portekizliler tarafından tehdit altında tutulmaktadır.
1510 yılında ise Akdeniz'in Orta ve Batısında İspanyol etkisinin giderek arttığını görmekteyiz. Doğu Akdeniz'de Osmanlıların hakim olduğu Anadolu'da bir isyan mevcut ve burada Memlük ve Venedik ile Osmanlılar arasında bir denge hakim Venedik stratejik Kıbrıs ve Girit gibi adalara sahip bunun dışında Anadolu'ya çok yakın Rodos adası Şövalyelerin elinde bulunuyor. Orta Akdeniz'de özellikle Güney İtalya'ya Aragon Krallığı hakim bu temelde bir İspanyol etkisini gösterir ve İspanyolların etkisi Kuzey Afrika'da giderek artmış Trablus denilen bölge İspanyolların elinde. Bunun yanı sıra Batı Afrika'da da Fas gerilemesi sürüyor Fas'ın Atlantik Okyanusundaki kıyıları Okyanuslara açılma peşindeki İspanyol ve Portekizlilere üs olmuş durumda. Kuzey Afrika'da Cezayir'de bir İspanyol hakimiyeti de mevcut. Bu dönemde Fransa'nın henüz bir aktör olarak Akdeniz sahnesine çıkmadığını söylemeliyiz.
1520 yılında İber yarım adasında siyasi bütünlüğün sağlandığı, İspanyol egemenliğinde bulunan Cezayir'in bir parçasının da Osmanlı hakimiyetine girdiğini görmekteyiz. Buradan anlaşılmaktadır ki Osmanlı etkisi Batı Akdeniz'e kadar uzanmaktadır ve Katolik ülkelerin ittifakına karşı Osmanlılar Afrikalı Müslüman müttefikleriyle işbirliği yapmaktadırlar. Doğu Akdeniz'de ise Osmanlı hakimiyeti 1510 yılı haritasıyla karşılaştırıldığında Memluk topraklarının katılmasıyla güçlenmiştir.
1530 yılı haritasında ise Doğu Akdeniz'de Rodos adasının Osmanlı hakimiyetine girdiğini buna karşılık Orta Akdeniz'de İspanyolların kontrolünde bulunan Trablus ve Malta adasının Şövalyelere verildiğini görmekteyiz. Venedik'in Akdeniz'de bulunan stratejik adalarında bir el değiştirme görülmemekle birlikte Kuzey Afrika'nın İspanyol ve Osmanlılar arasında güç mücadelesine sahne olduğu sürekli el değiştirmelerle görülmektedir. Ayrıca Balkanlardaki Osmanlı genişlemesinin Macaristan'ın Adriyatik Denizindeki topraklarını kendi bünyesine katmasından dolayı bu bölgedeki Osmanlı etkisinin arttığını görmekteyiz.
1540 yılında Kuzey Afrika'daki güç mücadelesi sürmekte ve Cerbe adası ve ardındaki bölge İspanyol hakimiyeti görülmektedir. Cezayir üzerindeki mücadelenin Orta Akdeniz'in kilidi sayılabilecek bu bölgeye taşınmıştır. Dalmaçya Kıyılarındaki Venedik hakimiyetinde olan bölgenin de Osmanlı hakimiyetine geçtiği görülmektedir.
1550 haritasında Batı Afrika'da Portekiz egemenliğinde bulunan bölgenin Fas'ın eline geçtiği görülmektedir. Kuzey Afrika'da özellikle Cezayir-Mısır ekseninde herhangi bir el değişikliği görülmemektedir. Bunun yanında Mısır'ın güney bölgelerinde Memluklülere ait olan yerler Osmanlı hakimiyetine girmiş görülmektedir. Bu Mısır'daki Osmanlı egemenliğini pekiştirici bir unsur olarak kabul edilebilir.
1560 haritasında değişiklikler yine Batı ve Orta Akdeniz'de yoğunlaşmıştır. Fas'ın egemenliğini Afrika içlerine kadar yaydığı görülmekte ve Şövalyelere ait Trablus bölgesinin Osmanlı hakimiyetine geçtiği görülmektedir. İspanyollar öncülüğündeki Katolik ve Osmanlılar öncülüğündeki Müslüman cephesi arasında Akdeniz'de yaşanan rekabetin sürdüğü ve Kuzey Afrika'nın bu mücadelenin bir arenası olduğu bir gerçektir.
1570 yılında 1560 yılı haritasından farklı olarak hiçbir değişiklik göze çarpmamaktadır.
1580 yılı haritasında Doğu Akdeniz'de Venediklilere ait olan Kıbrıs adasının Osmanlı hakimiyetine geçtiği görülmektedir. Bunun yanı sıra Tunus'taki İspanyol hakimiyetinin son bulduğu görülmektedir. Böylece 10 yıllık bir sessizliğin ardından Doğu ve Orta Afrika'da Osmanlı hakimiyetini güçlendiren hamleler yapıldığı görülmektedir. 1492 sonrası İspanyolların Kuzey Afrika'nın fethi için yaptığı girişimler böylece başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu başarının bölgesel dirençten değil Osmanlıların dengeleyici bir olarak Akdeniz satranç tahtasında yaptığı belirleyici hamleler sayesinde olmuştur.
1590 yılı haritasından 1580 ile karşılaştırıldığında bir değişiklik görülmemektedir.
1600 yılı haritasına bakıldığında 1590 haritasında göre bir değişiklik görülmemektedir. Tabi ki bu değişiklik Osmanlı-İspanyol mücadelesi açısından böyledir. Ancak siyasi haritanın dışında Akdeniz'de ne olduğu ekonomik, sosyal ve daha bir çok boyutta araştırılıp düşünülmeye değerdir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder